Tanımlar ve Kadınlar !


Bazıları kadın olmak isterken bazılarının da erkek olmaya çalışmak istemesi nasıl bir hayat karmaşasıdır. Bu gün yazımı kadın olmak , kız çocuğu olmak ve anne olmak ve olmadıklarından dolayı yargılanmaya adıyorum.

Bu hafta evde 3 hasta ve onlar için çabalayan 4 kadın vardı. Hasta olanların hepsi erkek onlara fayda sağlamak için çalışan, çabalayan, doyuran giydiren, yediren, doktora götüren, endişelenenlerin hepsi kadınlardı.

Abdullah abiye Sereballer ataksi teşhisi konuldu, babam 6 senedir, Kronik lenfosit losemi , dayım ise akciyer kanseri.Amacımız onların daha mutlu daha huzurlu olması ve an itibariyle huzurlu yaşamalarını sağlayan kadınlarla dolu bir ev haliydi bizimki.

Öte yandan yakın arkadaşım olan Ebru Güzel'in kaleme aldığı yazıda da hamile kadınlar dan ve yaşadıkları hayat karmaşasından bahsediyordu. Çalışan olmak, anne olmak diye yazıyor. Yazıyı okurken takıldım galiba kadınlık kavramına ve başladım yazmaya! Yazının özünde kadın olmak onlara verilen haklardan bahsediliyordu. Alında erkekler tarafından bahşedilen haklar da demek mümkün.Erkeklerle aynı görevi yapan ve daha az ücret alan kadınlardan tutun da hamilelikte aynı performans la iş yapması beklenen kadınlara kadar bir çok konuya değinmiş ti Ebru yazısında. Geçenler de bir arkadaşımın yazısını okurken rastladığım başlık dikkatimi çekti. Kendinden çalışan birinin eşi diye bahsediyordu. Nasıl bir psikolojide olduğunu anlamakla birlikte bir çok hüneri, yeteneği ve yetkinliği olan birinin de yazının başlığını bu şekilde koymasına çok şaşırdım.

Bana bir gün biri kendini tanıt dediğinde aklıma gelen şey sadece Ebru Özülkü olur.Bir birey olarak her ne kadar ,eşli ,İki çocuklu , aloparca.com 'un kurucusu olsam da. Önce Ebru vardı. Beni tanımlayan ancak benim deneyimlerim ve insanlara yaşattığım şeyler olabilir.  Yazmanın en zor tarafının aktarım da yapılan hatalar olduğunun dan, bizzat yaşayan biri olarak  her kelimeye özen göstermeye çalışıyorum.
Vay be arkadaş diyorsun sonra da düşündüğünü yazamama da nasıl bir karmaşadır. Bir insanın yazar olması için önce özgür olması şart. Sonra o ne dedi bu ne di diye takılıp kalıyorsun.

Zor zanaattir kadın olmak, evden çıkarken olay başlar, uykuya daldığında sona erer. Ben hamileyken işten çıkartıldığımda antropoloji doktorası yapıyordum. O zaman babamın hastalık teşhisi yeni konmuştu. Bu konuyu başlı başına düşündüm.Ve haklarımı sonuna kadar savunmaya karar verdim. Şirketi dava ettim. Ne hikmetse yine dava yı sonuçlananlar erkek olduğun dan mıdır yok sa başka bir şeyden mi bilemem ama kazandığım davanın dosyası temiz de kapatıldı. Şaka gibi ama gerçek! O günden bu güne kadar tam 5 sene geçti ve ben bir gün daha başkası adına çalışmadım. O gün karar verdim ve kendi işimi kurdum.

Anlayacağınız süt izini mi bile kullanamadan çocuğumla kucağımda kalmamın eseridir bu gün geldiğim nokta.
Zaten hayatta böyle bir şey değil mi? İnsanlar balarına gelen durumlar da verdikleri kararlar sonucunda hayatlarına o ya da bu şekilde devam ederler. Ben de önce Ebru olarak tüm kadınlara önce kendilerini geliştirmelerini, okumalarını ve kendilerini sevmelerini öneriyorum. Çabalayın sonuç sizin istediğiniz gibi gitmese de bir şeylerin değişmesi için çaba harcamalıyız. Bazen yıkımlar olabilir. Bir çok başarılı insanın hikayesini okuduğumda bir kaç kez yanlış projelerde battıklarını okurum. Sizde batmaktan ve yenilmekten korkmayın. Size verilen hayatı değil yaşamak istediğiniz hayatı yazın ve onu yaşamaya çalışın. En azından ben onu yapmaya çalışıyorum.

Sevgiyle kalın.











Yorumlar